Aşkı Ben Seçtim

Aşık olmaya kalbimiz hazırsa, aşkı seçmeye de hazırdır. Ama bazen bulmayı değil aramayı sevdiğimizi bilmeden. Ta ki bu arayışın sonucu, hep benzer insan hayatımızda diri tutarak bir araya gelip anlayana kadar… Başkalarında alıştığımız ve tanıdığımız özellikler; bilmediğimiz iyiye tercih edemiyoruz. Hem de buna ilk görüşte aşk diyerek…, ''Bende şans olsa'' diye başlayan cümleleri çok fazla tekrarlarız. Oysa kalbinizi paramparça edenler şansızlığınızdan sizi gelip hep bulmuyor, siz onları hep seçiyorsunuz ama farkında olmadan… Onlar her yerde beni çekiyor değil, ben her yerde onları tanıyorum ve çekiyorum. Çünkü tanıdığım bu... Çoğu kişi değer görmediği ilişkilerin müptelası olmuş durumda. Kopmak istese de kopamayan anlam veremediği bir çelişkinin en baş köşesinde. Acıyı ve sevgisizliği gözünden tanıyor da sevgiyi bilmiyor. Sevilmemek değil de sevilmek bu yüzden ağır geliyor. Ağırlığı kaldıramıyor sevgisizliği seçiyor... Ya da dinamikleriyle zehirleyip sağlıksız bir bağın içinde yaşadıklarını aşk sanıyor. Ne aşk iyi geliyor ne ayrılıklar. Ne onunla olabiliyor ne de onsuz veya ''onun türevlerinden'' arınamıyor, aşk sandığı saplantısını ya da toksik ilişkiler yaşamaya mahkum bırakıyor kendini. Kendinden çok uzakta kalıp, kendine yabancılaşıyor. Oysa ne aşk bir zafer ne ayrılık bir yenilgi… İlişkiyi sürdürmekte, bitirmekte,  insan hayatının meselesi. Bu yolda içinden çıkılmayan döngüler, ayrılık acıları ve sağlıklı ilişkiler için bazı şeyleri fark etmek gerekiyor. İlk başta da ''Aşkı Ben Seçtim'' diyebilmenin sorumluluğunu alarak... Çünkü başka türlüsü mümkün değil.